Bilimin daha da gelişmesinin gerekli koşulu, şu anda kullanılan yasaların, keskin bir bakış açısından bile gizli olan daha derin nedenlerin sonuçları olduğunu anlamaktır.
Manevi dünyada bu nedenler yeni değildir; çünkü manevi dünya fiziksel dünyanın ortaya çıkışının nedenidir. Fakat manevi dünya, fiziksel insan tarafından anlaşılamayacak ilk nedenleri fiziksel alanda ortaya çıkarma yeteneğine sahip değildir.
Fiziksel dünyanın ortaya çıkışının altında yatan temel nedenler dinler, masallar ve efsaneler arasında alegorik olarak yer alır.
Böylece keskin bir zihin bu kaynaklarda ipuçlarını görebilir ve yanıt arama yeteneğini ortaya koyabilir. Buna karşın yanıtlar verilemez; çünkü bunlar insan zihninin içinde bulunduğu zihinsel düzlemin ekolojisini ihlal eder ve insanlığın yüzyıllar boyunca biriktirdiği yapıtları yakabilir ve daha önce yaratılmış olan her şeyi yok edebilir. Bu, bilincin anlayamadığı, aynı zamanda zihnin yapısını tanınamayacak kadar değiştirebilen bir bilgidir ki bu da son derece tehlikelidir. Dolayısıyla, bu durum tek bir yolla çözülebilir. Bilinç, medeniyetin sonraki gelişim aşamasında minimum kayıpla bilgi edinme yolundan geçerek hazırlanabilir. Psikosibernetik kişiyi gerçek bilgiye hazırlar. Konular basit değildir, temellerinde sıradan bir insanın aşırı yüksek bulabileceği bir potansiyel yatar. Bu potansiyel, bilgi-fiziksel süreç olarak bilinir ve enerji bilgi potansiyeli (EBP) olarak adlandırılır. Bunu zihinsel fizik incelemektedir. Henüz bilinmeyen bazı temel noktalar vardır; ancak bu yasalar kullanılmakta ve belirli zihinsel fizik bölümlerinde teknoloji geliştirme yöntemleri üzerinde çalışılmaktadır. Enerji bilgi potansiyelinin özü, bilginin olduğu her ortamda mevcut olmasıdır. Potansiyel, bilgi edinme ve derinlemesine çalışma sürecinde ortaya çıkar. Potansiyel, sözel formülasyonda ve imgesel düşüncede değerlendirilebilir ve her iki durumda da değeri değişmez. Bu nedenle sözel formülasyona odaklanarak tezahürün sınırlarını belirleyeceğiz. Bilgi potansiyeli, bilinç tarafından algılanabilen herhangi bir bilgide vardır ve bilinçte yeni bilgi oluştuğunda değeri artar. Bilincin yetenekleri farklıdır ve bir ulusun, devletin ya da tüm medeniyetin entelektüel potansiyelinde toplanır. Bu potansiyellerin ortalama değerleri değişir. Bir devlet nüfusunun ortalama EBP değeri bir göstergeye sahipse, diğer devletinki farklıdır. Bu tamamen belirli bir ülkenin bilimsel ve teknolojik gelişim düzeyine göre belirlenir. Potansiyel, tıpkı bir ayna gibi medeniyetin EBP’sini yansıtır ve aynı zamanda insanlığın ruhsal gelişiminin bir göstergesidir. Medeniyet geliştikçe EBP de artar. Bu süreç, daha mükemmel gelişim yolları arayışına girene kadar devam eder. Bu dönem bizim için üçüncü bin yılın başında başlamıştır. EBP’nindeğerlendirme kriterlerinin olmaması, gelecekteki çıkmaz durumları önceden beirlemekle kalmaz, aynı zamanda şu ana kadar erişilemeyen sırları keşfetme sürecine bağlı felaketleri de öngörür. Bu EBP’nin henüz medeniyet tarafından anlaşılmamış yüksek bilgi alanlarında var olduğu en önemli sorundur. Bu bilgiler, bilim tarafından henüz kabul edilmeye hazır olmadığı anlamına gelir; çünkü bu bilgileri anlamlandırma temeli eksiktir. Bu bilgiler her zaman vardır ve gelişme yavaşladığı an kendini göstermeye hazırdır.
Bilinmeyen bilgi alanlarındaki keşifler, olgunlaşmamış bir bilincin meraklı bakışlarından uzak tutulmalıdır. Bu süreci fizik düzeyinde ele alalım. Her insan için belirli bir EBP, bilgiyi algılama yeteneğinin düzeyini karakterize eder. Ortaya çıkan bilgi mevcut olanın tersi ise algılama imkansızdır. Bu bilginin doğru olduğu kabul edilirse, algılanan konuya benzer bilgi spektrumunun bulunduğu alandaki çağrışımsal bilinç alanını yok eder. Aksi takdirde, zıt içerikli bilgilerin farkındalığı, bu bilinç alanındaki bilinci tek bir bütün halinde birleştiren tüm bağlantıları yok edebilir. Bu nedenle, sonuçta yalnızca depresyona değil, aynı zamanda aktif olarak saldırgan davranışlara da neden olan diğer bilinç yapılarının yok edilmesi olasılığı vardır. Sunulan yüksek EBP’li bilgilerin dozunu ayarlamak ve bilinçteki mevcut bilgi yapılarının korunması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, psikofizik ve psikosibernetiğin bireysel bölümlerine ilişkin bilgi, yalnızca düşük EBP’ye sahip bir bilinç tarafından değil, aynı zamanda belirli bir fizikçi tarafından da olumlu olarak algılanamaz. Üçüncü bin yılın başlangıcı, insanlığa yeni gelişim yolları açar. Bu yollar, şimdiye kadar sadece çok sayıda inisiyenin yoluydu. İnsanlığın yeni bilgiye inisiyasyonu hakkında kesinlikle konuşabiliriz.
İlk bölüm “Psikosibernetiğe Giriş” anlatılan konuların gerçek anlamını yansıtmaktadır. Sonraki tüm bölümler de psikosibernetiğe ayrılacaktır; bu bilgi alanı yeni milenyumun diğer bilimlerinden ayrı değildir. Bu bilgiler, kişinin içsel yaratıcı arayışının ve birikmiş deneyiminin analizinin bir sonucudur. Literatürde bu kadar derinlikli bir analize rastlanmadığı için sunulan bilgilerin yeni bilgi alanlarının geliştirilmesinde kullanılabileceğini söyleyebiliriz. İşte yaratıcı araştırma alanları:
1. Psikosibernetik – İnsan kontrolünün bilimidir. Psikosibernetiğin fiziksel düzlemdeki bir sonucu olan psikoloji sonuçlarla çalışan ve teorisini bu temeller üzerine inşa eden, hareket eden bir bilgi alanıdır.
2. Psikofizik – Fiziksel olmayan maddedeki elementlerin bileşimini, yapısını ve özelliklerini genel kabul görmüş anlamında inceleyen bir bilimdir. Daha açık bir ifadeyle paralel dünyaların meselesi olarak adlandırabilecek yapıların incelenmesi. Psikofizik, bilinen fiziksel yasaların tezahürlerinin nedenleri hakkındaki görüşleri değiştirerek klasik fizikten doğmuştur, bu nedenle sıradan bir fizikçinin oldukça muhafazakar düşüncesi onun gelişimini yavaşlatır.
3. Zihin Fiziği – Henüz bir bilgi alanı olarak kendini göstermemiş bir bilimdir. Bilgisayar bilimi ile ilgilidir ve enerji bilgi oluşumlarını ve bunların fiziksel düzlemle etkileşimlerini inceler.
4. Yüksek Projeler – Bu bölüm önceki üç bölümün yaratıcı gelişimine ayrılmıştır. Bu alanlarda ele alınan sorular geniştir ve fizik, astronomi, felsefe, dilbilim, tıp ve ilgili alanlarla bağlantılıdır. Eğitim stili, öğrencilerin aktif olarak düşünmesini ve bilgiyi aldıktan sonra kendi kendine anlamasını teşvik eder. Bu, arayış içindeki bilinçte, gelecekteki arayışın yerine oturacak açık çağrışımlar kurmayı amaçlar.
Derleyen & Çeviren
Cemre ÖZKAN
Mehmet Levent ÜNAL
UYARI: İşbu blog içerisinde yer alan bilgi ve uygulama teknikleri tedavi amacı taşımamaktadır. Söz konusu bilgiler bu tekniği öğrenmek için eğitime katılan katılımcıyı bilgilendirmek amaçlı olup sağlık hizmeti niteliğinde değildir.Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Tanı ve tedavi mutlaka doktor tarafından yapılması gereken ciddi bir işlemdir.
Her türlü hastalık ve benzeri tedavi gerektiren sorunlarınız için dokturunuza danışınız.