''Kaderden kaçış yoktur:'' diye meşhur bir söz var, peki bu ne kadar doğru?
Bu doğru değil, hatta yeni kanıtların ışığında bu son derece mümkün!
Bu; insanlara ancak belirli bir bilgiye sahip olduklarında erişebilir hale gelir. Gerçekten de tüm zamanların ve milletlerin inisiye olmuş ve kendini adamış insanları bu tür bilgilere sahip olmayı başarmıştır. İşte bu yazımızda tüm bu gizli bilgiler üzerinden perdeyi kısmen aralayacağız…
Yüzyıllar boyu insanlar kaderin değiştirilemeyeceğine inandı. Ancak bugün bunun doğru olmadığını biliyoruz, gerçekten kaderimizi değiştirebiliriz. Peki ya bunu nasıl yapacağız? Her şeyden önce kişinin 'yaşam programı’na dahil olan mekanizmalara göz atalım.
Dünya başlangıç ve sonu olan belirli programlara göre gelişiyor. Aynı zamanda insanların yaşamı da benzer programlara göre inşa ediliyor. Bu programlar, kişinin ya da gezegenin materyal/maddi düzlemine göre derlenmemiştir. Bu, Dünya’nın gezegen denilen kompleksinin görünmeyen düzlemlerinde yapılır. İnsanların bu görünmeyen düzlemde ne olup bittiği hakkında bir fikirleri olmadığı için elbette 'yaşam program’larını nasıl ve kimin inşa ettiğini de anlamıyorlar. Bireyler bu bilgileri zihinsel olgunluklarına göre kademeli bir şekilde kazanır.
Her bir bireysel 'yaşam ve kader programının' programlanması, kişinin tüm enerji planlarının bir araya getirilmesi ile gerçekleştirilir. İnsanların 7 enerji seviyesi vardır, bunlardan 6 tanesi enerji formundadır ve bu seviyelerin de her birinin kendine özgü bir programı vardır. Bu programlardan biri atalarından, önceki nesillerden toplanan bilgiler temelinde oluşturulmuştur. Daha sonra tüm bu programlar birbirine bağlanır ve karmik program oluşturulur. Her bir 'programın' programlanması Dünya Bilincinin kontrolü altında belirli katı kurallar ve yasalara göre gerçekleşir.
'Yaşam programı' doğduğumuz andan itibaren devreye girer, ilk nefesinizden itibaren bu program artık yaşamınızdadır. Şimdi kendinize bir soru sorun; bu program veya programlar hakkında gerçekten ne biliyorsunuz? Örneğin okulda, üniversitede veya herhangi bir eğitim kurumunda size bunlardan bahseden biri oldu mu? Aslında insanlar bu sorudan dikkatli bir şekilde kaçındılar, çünkü resmi makamların bu konuda hiçbir farkındalığı yoktu ve bu yüzden de ''böyle bir şey olamaz'' diye varsayıyorlardı. Maalesef bu bilgisizlik insanları çıkmaza götürüyor. Bunlar, insanların hakkında hiçbir şey bilmediği 'programlardan' yanlış bir biçimde geçtiğinin sinyalleridir. Yine de her şeye rağmen ''Cahillik sizi sorumluluktan kurtarmaz.'' diye bir söz var…
İnsan kaderinin programlanması, uygun bilginin kaydedilmesi ve kişinin genetik kodlarının bağlanması ile gerçekleşir. Bu genetik kodlar DNA kodonlarına yerleştikten sonra kişinin hayatının belli zamanlarında meydana gelecek olaylar hakkında özel kayıtlar, yani bilgiler taşır. Mesela herhangi biri 5 yaşında sanatsal yeteneklerini keşfedip resim yapmaya başlıyorsa bir diğeri 35 yaşında buna başlayabilir. Bir başka örnek vermek gerekirse, ''günahkar'' diye tabir ettiğimiz bir kişi hayatında her şeyi başarıp, sağlıklı, mutlu bir hayat sürerken, çok iyi ve ''dürüst'' bir insan ise hastalıklarla uğraşıp sonunda erken ölebilir. Ve bunun sonucunda hepimiz aynı soruyu sorarız; ''Bu neden oldu?'', ''Bunu hak etmek için ne yaptım?''
İşte tüm bunların cevabı 'Yaşam Programı' ile ilgili. Eğer bir şey önceden belirlenmişse, o zaman o şey mutlaka gerçekleşir. Ek olarak bu programların varoluş amacını, nasıl ve hangi şartlar altında çalıştıklarını anlarsanız, işte o zaman hayatta yaşadığınız zorluklardan bir çıkış yolu bulabilecek ve kaderinizi değiştirebileceksiniz. İşte tam da bu nedenle kaderin değiştirilmesi mümkündür.
DNA’nın bilgi taşıyıcısı olduğunu anlamak kader değiştirme söz konusu olduğunda kilit noktadır. Yani kişinin 'yaşam programı' nasıl kurulmuştur ve kişinin bu enkarnasyonunda ne tür dersler öğrenmesi gerekiyordur, buna bakarız. Üstelik bazen kişi genlerinde kodlanmış olan olumsuz programları da fark edebilir, kişi buna uygun kişisel yetenekleri üzerinde çalıştığında ise kader iyileştirilir.
Kademeli bir şekilde kişi bilgi edinme ve kişisel deneyimler yolu ile hayatı yeniden programlama fırsatı yakalar. Ancak birden bire mucizeler olmaz elbette, bu başarının arkasında öğrenme, çaba ve kendini adama yönünden sıkı bir çalışma söz konusudur.
Bilgi eksikliği, öğrenmeye karşı olan isteksizlik, insanların zor durumlardan çıkmasını engeleyen temel engellerdendir. Bu engellerin üstesinden gelmeye çalışıyorsanız ve bir çıkış yolu arıyorsanız ''yardım için kapıyı çalın, ancak o zaman kapı açılacaktır.'' Ancak çok büyük bir sınavdan geçiyorsanız uzun süre boyunca ''kapıyı çalmaya'' devam etmeniz gerekebilir. Böyle bir durumda elbette çıkış yolunu bulmak zorlaşacaktır, bunun için de çok fazla enerji gerekir. Ciddi eylemlerde bulunmaya ve hayatınızda temelden bir şeyleri değiştirmeye içsel bir karar vermediğiniz sürece, daireler çizmeye başlar ve başladığınız yere geri dönüp durursunuz. Birçok insan işlerini 'yarına' ya da 'daha sonra’ya erteler, ancak bunu sonu hiç gelmeyecektir. Kişinin enerji kapasitesi ne kadar düşükse, kozmik enerji bilgisine ulaşması o kadar zordur. Bu yüzden ertelememeli ve ne olursa olsun irade göstererek harekete geçmelisiniz.
Peki ya neden kendi seçimlerinizle kendinizi bir 'çaresizlik' durumu içine soktunuz? Gerekli bilgilere sahip olmadan ve hayatınızda neler olup bittiğine dair net bir kavrayışa sahip olmadan gerçekten ne yapabilirsiniz? Bir insan kader ve yaşam hakkında bir şeyler öğrenmek ve anlamak istiyorsa, bu o kişinin bilincinin tamamen parçalanmadığını gösterir aslında. İnsanların yeni bilgi edinme arzusunu yitirdikleri durumda yavaş yavaş yaşamın hayvansal kısmına doğru kaymaya başlarlar ve bu 'bulanık' bilinci oradan çıkartmak çok zordur, işte buna bozulma denir. Kişi, 'düşüşün' belirli bir seviyesini atlattıktan sonra kendi kendini yok etme mekanizması devreye girmeye başlar. Bu program her insanın 'Yaşam programına' dahil edilir.
Kişiliğin bozulma süreci hemen değil, yavaş yavaş ilerler. Gezegenimizde, rezone olmayan biyolojik kütleden arındırma mekanizmalarının dahil edilmesiyle ilgili değişim süreci, başlamıştır. Bunlar, insanların aslında farkında olmadığı programlardır. Örneğin sık görülen 'kronik yorgunluk' rahatsızlığı aslında enerjinizin kesildiğini gösterir ve her an başka bir kod olarak programlanmış olup başka bir rahatsızlık olarak ortaya çıkabilir. Bu tür 'isteksizlik' ve 'erteleme' semptomlarını takip etmenizi ve günümüzde artık yaygın bir fenomen olduğundan bunlara direnmenizi rica ediyoruz..
Derleyen & Çeviren
Mehmet Levent Ünal, Bengisu Ersoy
UYARI: İşbu blog içerisinde yer alan bilgi ve uygulama teknikleri tedavi amacı taşımamaktadır. Söz konusu bilgiler bu tekniği öğrenmek için eğitime katılan katılımcıyı bilgilendirmek amaçlı olup sağlık hizmeti niteliğinde değildir.Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Tanı ve tedavi mutlaka doktor tarafından yapılması gereken ciddi bir işlemdir.
Her türlü hastalık ve benzeri tedavi gerektiren sorunlarınız için dokturunuza danışınız.