Kendine acıma, kendini koruma iç güdüsüne dayanarak ortaya çıkan bir duygudur. Acıma duygusu, kişinin sınırlarını korumasına hizmet eder. Her vazgeçişte ve kaybedişte, acıma duygusu daha da büyür. Fakat insan gerçekliğinde, ulaşıldığında kişiyi adeta bir tanka dönüştüren, acıma duygusunun olmadığı bir alan vardır.
Kişsel gelişim ancak acıma duygusunun olmadığı bir durumda mümkündür. Bu duruma, ancak kişi her şeyden vazgeçme arzusuna erişecek bir sıçrama yaptığında erişilebilir. Bu da kendine acıma duygusu üzerinden gerçekleşir.
Koşu bandına çıkın. Koşmaya başlayın. Hızlı veya yavaş değil. Sadece koşun. Kendinize limit, sınır veya hedef koymadan koşun. Acıma duygunuza doğru koşun.
Beş dakika geçsin, sonra on. Acıma duygusu, “Tamam, bugünlük bu kadar yeter. Acıma duygusu ile savaşmaya yarın devam edebilirsin.” diyerek zihinizde ilk denemesini yapar. Siz koşmaya devam edin.
Acıma’nın Denemelerinin Üstesinden Gelmek
Vücudunuz yorulmaya başladıkça, acıma’nın atakları devam eder: “Pekala yakışıklı. En son 10 yıl önce koşmana rağmen ilk seferde tam üç kilometre koştun. Aferin, kendinle gurur duy.”
Siz koşmaya devam edin. Bir sonraki atak kısa süre sonra gelir: “Kime neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? Seni şu an kimse görmüyor, kimse takdir etmiyor. Sen tam bir salaksın. Vücudunu uzun bir aradan sonra bu kadar yorman çok yanlış.”
Durmayın. Vücudunuz git gide daha da yorulacaktır. Kendi kendinize “Of, gerçekten çok yoruldum. Artık yeter! Daha fazla dayanamayacağım. Yoruldum! Nefes alamıyorum ve bacaklarım ağrıyor!” diyebilirsiniz.
Koşmayı yine de bırakmayın. Acıma ataklarına devam etsin: “Kendine dışarıdan bir bakabilseydin! Sakın utanma, seni patates! Tam bir gergedan gibi koşuyorsun. Herkes sana bakıyor ve ne kadar beceriksiz olduğunu düşünüyor.”
KOŞUN! Durmak, duş almak ve dinlenmek istiyorsunuz. Yemek yedikten sonra kanepeye uzanıp televizyon seyretmek istiyorsunuz. Yine de koşun. Vücudunuz artık koşmayı reddediyor: “Lütfen, dur artık! Kötü hissediyorum, sanırım ölmek üzereyim!” Siz koşmaya devam edin. Sırf koşmuş olmak için koşmaya devam edin. Ağlamak istiyorsanız, ağlayın. İçinizden çığlık atmak geliyorsa, atın. Ama koşmayı bırakmayın.
Bunu yaptığınızda, birden bire her şey değişecek ve koşmak kolaylaşacak. İkinci bir duygu rüzgarı ortaya çıkacak.
Kendinizi özgür hissedeceksiniz, ama acıma’nın atakları bitmeyecek: “Aferin, beni yendin. artık koşmayı bırakabilirsin.” Siz bırakmayın. Acıma’nın atakları devam edecektir. Sizi kandırmaya, yolunuzu değiştirmeye, kötü hissettirmeye ve kendinizden şüphe etmenizi sağlamaya çalışacaktır. Bunları sağlamak için her yolu deneyecektir. Ne olursa olsun, koşmaya devam edin.
Vücudunuz acıma duygusundan çok daha güçlüdür. Bir gün, acıma yok olacaktır. Koşunuz sadece bir koşu olacak, acıma’nın atakları ile sabote edilmeyecektir. Koşunuz gibi hayatınızdaki her şey de acıma duygusundan yoksun olacaktır.
Vazgeçtiğinizde, kendinizi haksızlığa uğramış hissettiğinizde veya tembellik yaptığınızda, acıma duygusunun olmadığı bir yer arayın. Kendinizi bu konuda eğitin. İlişkilerinizde, meditasyonunuzda veya çalışırken acımasız olun! Kendinize karşı acımasız!
Yayım Tarihi : 05.09.2022
Derleyen & Çeviren
Mehmet Levent Ünal, Zeynep Geylan
UYARI: İşbu blog içerisinde yer alan bilgi ve uygulama teknikleri tedavi amacı taşımamaktadır. Söz konusu bilgiler bu tekniği öğrenmek için eğitime katılan katılımcıyı bilgilendirmek amaçlı olup sağlık hizmeti niteliğinde değildir.Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Tanı ve tedavi mutlaka doktor tarafından yapılması gereken ciddi bir işlemdir.
Her türlü hastalık ve benzeri tedavi gerektiren sorunlarınız için dokturunuza danışınız.